Aile hayatı, karşılıklı anlayış, sabır ve hoşgörü üzerine kurulmalı. Eşler bu dengenin bozulmaması için çaba göstermelidirler. Ama tabiki bu çabayı gösterirken kendinden çok fazla fedakarlık yapmamak gerekir. Kimse istemediği hiç birşeyi yapmak istemez sonuçta. Onun için eşler birbirine hiç istmediği birşey için baskı kurmamalı. Aksi takdirde her iki tarafta zarar görür.
Sokratın huysuz hanımı da dillere destandır. Dost, düşman demeden Sokratı fırçalar, bağırıp, çağırırmış. Bu duruma karşı Sokrat ise;sabır ve tahammül gösterirmiş. Hanımı bir gün yine Sokrata bağırıp, çağırmış. Bununla da yetinmeyerek, bir kova suyu başından aşağıya dökmüş. Bu duruma dostları çok tepki gösterince; bu çok normel şeydir, demiş Sokrat; çünkü gök gürleyince, ardından yağmur gelir. Sağ olsun bizim hanım bizi yıkayıp ,temizledi.
Her evlilikte muhakkak anlaşmazlıklar olur, önemli olan bu tartışmaları karşılıklı anlayış içinde çözmektir.
Erkekler hep derler ya şu kadınları anlamak zor diye. ne isterler anlamıyorum. Hey erkekler size bir kaç ipucu işte :)
Kadınlarda önceliği olan psikolojik ihtiyaçlar;
Sevgi ve şefkat ihtiyacı
İlgi ve destek ihtiyacı
İstendiğini hissetme ihtiyacı
Terk edilmeyeceğine inanma ihtiyacı
Çocuklarını büyütme sorumluluğunu paylaşma ihtiyacı
Açık iletişim ve danışma ihtiyacı
Güvenlik ve korunma ihtiyacı
Takdir edilme ve onay ihtiyacı
Evde eğlenme ihtiyacı
Parasal güven ihtiyacı
Bayanlar buyrun bu ipuçlarıda sizler için :)
Erkeklerde önceliği olan psikolojik ihtiyaçlar ise;
Özerklik (bağımsızlık) ihtiyacı
Kendine güven ihtiyacı
Cinsel mutluluk ihtiyacı
İlişkilerde sınır ihtiyacı
Saygı görme ihtiyacı
Mücadele ihtiyacı
Yetilerine inanma ihtiyacı
Adil davranma ihtiyacı
Dışarıda eğlenme ihtiyacı
Parasal özerklik ihtiyacı
Evlilikte problemleri 3 e ayırmak mümkündür.
Birinci sırayı ailelerle ve akrabalarla yaşanan problemler,
Karı kocanın arasında olan problemler,
Ve en son olarak üçüncü kişilerle yaşanan problemler.
Ailelerle yaşanan problemler evliliği en çok zorlayan problemlerdendir.
Daha çok bu problemler özellikle erkeğin ailesinden kaynaklanmakta kayınvalidenin eve ve geline müdahalesi ile sorunlar çıkmaktadır. Gelinler başlangıçta ses çıkarmayıp gerek eşine olan saygısından gerekse ailesine olan saygısından ve evliliğin ilk zamanlarından dolayı tahammülü olduğundandır. Ama daha sonra tüm bunların birikmesi ile tepkiyi eşine ve eşinin ailesine karşı öfke duyarak beslemektedir. Ailelerle yaşanan sorunların temelinde asıl sorun erkeği kimin idare edeceğidir. Ama bilinmelidir ki aslında kimse idare etmemelidir. Ne diyoruz evlilik karşılıklı saygıdır. Erkeğin bu durumda eşinin düşüncelerine isteklerine saygı duyarak ailesi ve eşi arasında mesafeyi korumasıdır. Bunu bu şekilde yapmayı sağlarsa erkek evlilik daha sağlıklı olarak devam eder. Aksi takdirde evlilikler yıpranır. Herkes zararlı çıkar. Düzeleceği yerde her şey daha kötüye gider. Sorun varsa eşler erkeğinin ailesi ile yaşanan sorunlara engel olmasını isterler. Erkekte bunu yapamayınca bayanlarda öfkelenip çok büyük tepkiler vermektedirler. Aileler bunu bilmesi gerekiyor. Çocukları kendilerinin tapulu malları olmadığını.. Çocukları da bilmeli ki aile bağı olduğunu ama bağımlılığı olmadığını.. Dolayısı ile olan tepkilerin kavgaların anlaşmazlıkların temel nedeninin ailelerin çocuklarının evliliklerine müdahalelerinden ve dengeyi kuramayan eşinin isteklerine saygı duymayan erkekten kaynaklanmaktadır. Kimse kimseyi sevmek yada istemediği şeyleri yapmak mecburiyetinde değil. Bu yapıldığı takdirde eşe olan saygı yok demektir. Tabi bunun karşılıklı olması gerekir..
Eşlerin kendi aralarında yaşadıkları problemlerin başında birbirlerini düzeltmeye çalışmaları gelmektedir. Eşimizin ayrı bir birey olduğunu unutarak onu da bizim gibi düşünmeye ve davranmaya zorlamak böyle yapmadığında tepkiler vermek evliliği zorlaştıracak bir sürü kavga ve tartışmaya neden olacaktır. Onu sürekli olarak tenkit etmek, yaptıklarını eleştirmek, kimi zaman bu eleştirilerin dozunu kaçırmak sorunları büyütecek ve evliliği giderek yıpratacaktır. Evlilik kendi hayatını rahat götürebilen, kendisine ait hobileri olan, kendi başına vakit geçirebilen ve eğlenebilen iki insanın bir arada ortak yaşantısı olduğunda daha sağlıklı olabilecektir. Her şeyi birlikte yapmaya çalışan, sürekli olarak burun buruna yaşayan, sevgi adına birbirlerinin yaşamını kısıtlayan iki insanın evliliği bir süre sonra sürekli kavga ve dalaşmalarla zorlanacaktır. Bayanlar erkeğinin kendisine değer verdiğini görmek ister. Bu ister sevgi, şefkat, onu düşündüğünü gösteren bir hediye, çiçektir. Eşlerin çok gerekmedikçe birbirlerinin yaşamlarına müdahale etmemeleri, ona özgürlük tanımaları, çok fazla gerekmedikçe tenkit etmemeleri ve bu tenkitlerde ret boyutuna taşımamaları evliliğin daha sağlıklı yürümesine neden olacaktır.
Üçüncü kişiler evliliğin sağlıklı yürüyüp yürümemesi ile yakından ilişkilidir. Evliliği bitiren üçüncü kişiler değil onlara yol açan ilişkilerdir. Evlilikte eşler artık birbirlerine olan sevgilerini kaybetme yoluna girmişse, birbirlerine uzaklaşmışsa bir başka insana yakınlaşmaları daha kolay olacaktır. Bu durum kadınlarda 30 lu erkeklerde ise 40 lı yaşlarda ortaya çıkmakta sanılanın aksine insanlar dışarıda macera aramamaktadır. Evde bulamadığı sevgi ve saygıyı aramaya çıkan insanlar hiçbir zaman geri dönemeyeceklerdir. Kendileri dönseler bile ruhları dönmeyecek asla hiçbirşey eskisi gibi olmayacaktır. Bu bilinsin yada bilinmesin önemli olan bu ihtiyacı hissetmeleridir. Onlara kızmak tepki vermek işi çözmeyecek sadece çözümsüzlüğü daha da çok arttıracaktır. O nedenle eşlerden birinin bir başka insana bir başlangıç değil sonuçtur. Hayatında aradığını bulamayan, eşine karşı kırgın yada öfkeli, severek başladığı evliliğin geldiği yerden mutsuz olan insanlar bir başka insana yönelmekte aradığını bulursa ve boşanmaya cesareti varsa onunla devam etmekte cesareti yoksa geri dönmekte olabileceği buymuş diyerek evliliği devam ettirmektedir. Sonuçta evlilik problemleri az yada çok yaşanacaktır. Bunun devamlılığını ise herkesin tutumu belirleyecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder